8 Ağustos 2010 Pazar

Türk Toplumunda Kurtların Önemi

Bozkurt, bozkırların mağrur ve başeğmeyen hayvanıdır.Ona asla boyun eğdiremezsiniz
Hiçbir zaman evcilleşmez. İnsanla dost olabilir; ama yalnızca o kadar Asla köpek ya da bir başka hayvan gibi insana boyun eğmez, köle olmaz Çünkü Bozkurt, özgürlüğe tutkundur Bir köpek gibi sahibine bağlanıp bedava yemek için yaltaklanmaktansa, özgür bir biçimde açlıktan ölmeği yeğler Yenilebilir, ama ezilmez Öldürülebilir, ama diz çökmez Avlanabilir, ama tutsak edilemez O, hürriyetine aşıktırİşte bunlardan ötürü Türkler, özgürlüklerinin timsali olarak Bozkurt'u kendilerine simge seçmişlerdir Bozkurt, Türk bağımsızlığının ve Türk özgürlüğünün simgesidir Türkler de, Bozkurtlar gibi özgürlüklerine vurgundurlar Tarihe bir bakın; Türkler'in asla köleleştirilemediğini göreceksiniz Orta Asya'dayken, Çinliler bunu yaklaşık 1500 yıl denemiştir; ama hiçbir zaman başaramamışlardır Türkler'in tarihi, bir zaferler geçididir Ama yenilgilere, bozgunlara, kıyımlara da uğramışlardır Ancak, hiçbir zaman galibe boyun eğmemişlerdir Boyun eğmektense yüzyıllardır yaşadıkları ata topraklarını bırakıp göç etmişlerdir; tıpkı bir kurtçasına İşte, tarihteki büyük Türk göçlerinin ana nedenlerinden biri de, bu boyun eğmeme isteğinden kaynaklanan yeni ve başına buyruk yaşanacak yurtlar bulma dileğidir Türkler'in bir kurt misali, boyun eğmeğip de ölümü yeğlemelerine tarihin karanlık sayfalarından, damarlarında Türk kanı taşıyan her kişiyi kıvançlandıracak ve yüreğini titretecek bir örnek:

Yıl MÖ 54 Hun yabgusu (yabgu, hunlar zamanında Türk hükümdarlarının imparatorluk sanıdır)
Hohanyeh (MÖ 58-31) sıkıntılıdır
Çünkü, güneybatıdaki zengin toprakların elden çıkmasıyla devletin gelirleri azalmış, Çin'in kışkırtması sonucu yöneticilerin arası açılmıştır Hohanyeh çare olarak Çin himayesine girmeği düşünür
Fakat, devletin sol kanadını yöneten kardeşi Çiçi Han buna şiddetle karşı çıkar Başka bir devletin himayesine girmektense yok olmayı yeğlediğini söyler Çıkan iç savaşta Çiçi, ağabeyi Hohanyeh'e üstünlük sağlar ve başkenti ele geçirerek Hun yabgusu olur Çiçi Yabgu, dörtbir yana yaptığı akınlarla devletini güçlendirir Çu ve Talas ırmakları arasında yeni bir kale-kent kurar (MÖ 41) ve kentin etrafını surlarla çevirir Fakat, Hun Devleti'nin gücü, Çin'i telaşlandırır Çinliler, büyük bir ordu ile kale-kenti kuşatırlar Türk ordusu seferdedir Kale-kentte yalnızca savaşçılar, tiginler (prensler) ve hanedan üyeleri olmak üzere toplam 1518 kişi vardır Çinliler, Hunlar'dan olmalarını isterler Durum, kurultayda görüşülürken Çiçi yabgunun şu sözleri kale-kenti çınlatır ve torunları olan bizlere ulaşır:
''Boyun eğmeyeceğiz !
Çünkü bu, şan ve şerefle yaşamış atalarımıza karşı yapacağımız ihanetlerin en büyüğüdür !
Atalarımız bize, bu topraklarla birlikte özgürlük ve bağımsızlığı da emanet ettiler !
Savaşçılığımız ve atıcılığımızla, yabancıları titreten bir millet olduk !
Korumakla görevli olduğumuz bu emanetleri, adi bir yaşam uğruna feda edemeyiz !
Savaşçıların yazgısı, savaşta ölmektir !
Biz ölsek de kahramanlığımızın şanı yaşayacak, çocuklarımız ve torunlarımız öteki kavimlerin efendisi olacaktır !''

O gece tüm çeriler pusatlanıp atlarına binerler Havada puslu bir dolunay vardır Kale kapıları açılır ve MÖ 36'nın o puslu gecesinde 1518 Türk,Çin ordusunun üzerine bir sel gibi akar Sonuçta 1518 Türk, ecelin acı şerbetini içer ama Türk bağımsızlığı bugüne değin sürer İşte özgürlük ve bağımsızlığı feda yerine ölümü seçmek; Bozkurtçasına..
En eski Türk efsaneleri kurt ile başlar Kurt, Türk mitolojisinin başlangıcı ve aynı zamanda en önemli motifidir Bozkurtlar, öteki kurtlara benzemezler Onlar sürü halinde dolaşırlar Başlarında yaşlı ve deneyimli bir önder kurt bulunur ki bu kurda Eke Kurt adı verilir Kurtlar, başka hayvanlar gibi sürünün en güçlü hayvanını değil, en deneyimli olan üyesini önder olarak seçerler Tüyleri kırlaşmış ve gök olmuş bu önder kurtlar sürüyü çekip çevirir, yönetir, yiyecek bulmak için en uygun koşulları ararlar
Türkler, yaşlı ve deneyimli kurdun ardından koşan genç kurtlardan daha çok öndeki yaşlı, deneyimli ve yeleleri kırlaşmış Gök Kurt'a önem verirlerdi En eski Türk efsanelerinden beri görülen gök kurtlar da yeleleri kırlaşmış, sürülerini usta bir komutan gibi yöneten, düşmanları şaşırtıp pusuya düşüren böyle kurtlardır ''Gök'', hem sonsuzluğa uzanan göğü, hem de göğün kendi rengini anlatan bir deyimdir Oguz Kagan dahi, yüzü gömgök olarak doğmuştur Eski Türkler, Tanrı elçilerine de Gök Sakallı derlerdi Gök Börü, Gök Kurt, Boz Kurt deyimleri de böyle bir ululuğu ifade eder



Türkler, yeleleri kırlaşmış deneyimli ve öncü kurtlara önem verirlerken Moğollar'ın gözlerinde köpekler kutsallaşmıştır Moğollar'ın öz mitolojilerinde egemen olan hayvan kurt değil köpektir.
Fakat Moğollar, uzun süre Türkler'in egemenliği altında yaşamışlar, Türkler'den kültürel olarak yoğun bir biçimde etkilenmişlerdir Bu etkileşimin sonucu olarak öbür kültürel unsurlarla birlikte Bozkurt'u da almışlar ve Cengiz Han'ın ataları arasına Bozkurt'u koymuşlardır
Ancak yine de, Moğol kültüründe Bozkurt çok önemli bir yerde değildir Türkler de ise Bozkurt, destan - efsane - mitoloji - folklor derken hemen hemen her alanda ortaya çıkar Çünkü Bozkurt tarihin derinliklerinden kaynaklanan bir ivme ile Türk kültüründe ayrılmamacasına yer edinmiştir

İşte, bütün bu anlatılanlar Bozkurt'un Türklük için niçin'ini ve nasıl'ını açıkça ortaya koymaktadır
Bozkurt, Türk özgürlük ve bağımsızlığının timsali olarak, Türk kültürü ile bütünleşmiş bir biçimde, Türklüğün benlik ve belleğinde yaşamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder